24 Aralık 2009 Perşembe

çocuklar için ingilizce terakkinin sayfası

http://bilgisayar.terakki.org.tr/anaokulu/oyun/index.html

22 Aralık 2009 Salı

cocukvegenc.com

http://www.cocukvegenc.com

İnternet Önemsenmesi Gereken Bir Bağımlılık Türü



Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Doğan, “İnternet, uyuşturucu madde gibi bağımlılık yapma özelliğe sahip” dedi.

İnternette kurban giden Erzurumlu Küçük Musa’nın ardından, internetin çocuklar üzerinde ki gelişimini etkilemesi yeniden tartışılmaya başlarken, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan, modern yaşamda öğrenmenin biçim değiştirdiğini dile getirerek, günümüzde öğrenmeyi ve öğrenmenin temel hedefi olduğunu belirtti.

İnternetin son 20 yılın en önemli buluşu olduğunun altını çizen Doğan, “Bundan 6 yıl önce çevremdeki kişilere internetin bağımlılık yapabileceğini söylediğimde, beni yanlış anlamış ve internete karşı mısınız diye sormuşlardı. Oysaki benim söylediğim şey internette diğer bağımlılık yapan maddeler gibi aynı özelliliği taşıması dedi.

İnternette çocuk ve gençlerin daha çok zaman geçirdiğini belirten Doğan, “İnterneti tek başına düşündüğünüz zaman yalnız yapılan bir etkinliktir. Kişiler tek başına oyun oynuyor ve internet başında zaman geçiriyor. Bu açıdan baktığımızda da çocuklarda özellikle sosyal yaşamdan uzaklaşma görülecektir diye konuştu

Bilgisayar başında oyun oynayan çocuk her şeye hakim ve her şeyi kendi istediği doğrultu da yaparken, gerçek hayatta kahraman yada yönetmen değildir diyen Doğan “Gerçek hayatta çocuk paylaşmak zorundadır. Bu durumda çocuğu ileri ki yaşantısında bireyci yapabilir şeklinde konuştu.

İnternetin haberleşme ve bilgiye ulaşma açısından kullanılması halinde doğru ve faydalı olacağını belirten Doğan, “Aksi halde eğlenmek zaman geçirmek için kullanılmasına sınır koyamaz ise aileler, çocuklarda bağımlılık başlar dedi.

Genellikle internetin olumsuz yönlerinden bahseden Doğan, “İnternetin olumlu yönleri yok mudur? Elbette vardır. İnternet doğru kullanıldığında çocuklarda yaratıcılığı ve çok yönlü düşünmeyi arttırabilir. Çocukların bilgiye ulaşması daha kolaylaşır ama bilinçli kullanıldığında diye konuştu.

www.sivassrt.com

Mülakatlarda Psikolojik Sorular Moda

Niçin iş aradığınız yahut eski şirketinizden niye ayrıldığınız söz konusu olacak ve size eski patronunuzla, yöneticilerinizle bir sorununuz olup olmadığı sorulacaktır. Eskileri şikayet etmekten kaçının. Aksi takdirde, mülakatı yürüten "Yarın bizim hakkımızda da böyle konuşur" diye düşünecektir.

Eskiyi kötülemeyin"... Soru: Çalıştığınız şirketten niye ayrılmak istiyorsunuz? Niçin iş aradığınız yahut eski şirketinizden niye ayrıldığınız söz konusu olacak ve size eski patronunuzla, yöneticilerinizle bir sorununuz olup olmadığı sorulacaktır. Eskileri şikayet etmekten kaçının. Aksi takdirde, mülakatı yürüten "Yarın bizim hakkımızda da böyle konuşur" diye düşünecektir.

Böyle bir soruyla karşılaştığınızda, daha fazla sorumluluk almak istediğinizi, ama çalıştığınız (eski) şirkette bunun mümkün olmadığını; hayatınızda yeni bir "challange" yaşayacak bir döneme geldiğinizi düşündüğünüzü; farklı bir sektörü tanımak ve deneyim kazanmak istediğinizi söylemek daha tehlikesizdir. Yani geçmişi değil, geleceği konuşun.

Sağlam referans gösterin

Soru: Açıp konuşsam, eski yöneticiniz sizin hakkınızda ne söyleyebilir?
Böyle bir sorudan maksat, tepkilerinizi ölçmektir. Hazırlıksız yakalanmış yahut bu sorudan rahatsız olmuş intibaı vermeyin. Yoksa karşınızdakinin konuyu deşeceğinden hatta söz konusu referansları arayacağından şüpheniz olmasın. Eğer eski şirketinizle, yöneticinizle bir sorununuz olmadıysa, konuyu mülakatçının bilmesini istediğiniz çalışmalarınıza, niteliklerinize ve becerilerinize getirin. Tabii abartmadan.

Eski şirketinizde sorunlar yaşadıysanız hatta kavgalı ayrıldıysanız, şeffaf davranmak daha akılcı olacaktır. "Şu şu sorunlarımız oldu. Açıp konuşsanız eski yöneticim size şöyle diyecektir" diyerek, kısaca olayı izah edin ve karşınızdakini ikna etmeye çalışın.

Dikkat: Size böyle bir soru sorulmazsa, konuyu siz açıp da ayağınıza kurşun sıkmayın!

Kusur mu, ne kusuru?

Soru: Bana üç yetkinliğinizi ve üç kusurunuzu sayar mısınız?
Yetkinlikleri saymak kolaydır da (nasılsa CV'nizi hazırlarken bu konuya uzun uzun kafa patlatmışsınızdır) kusurlarınız hakkında konuşmak kolay değildir. Uzmanlar "Sadece ve sadece düzeltilebilir kusurlardan bahsedin" diyorlar. Kusurlarınızı kısaca söyleyin, hemen konuyu bunları ortadan kaldırmak için neler yapacağınıza - hatta mümkünse ne yapmakta olduğunuza - getirin.

"Kabul edilebilir kusurlar" meyanında, mesela, delege etmekte zorlandığınız, fazla otoriter davranmaya eğiliminiz olduğu, bir karar vermeden önce kılı kırk yarma alışkanlığınız, dış görünüşünüze fazla önem vermeniz... sayılabilir ve size puan da kazandırılabilir.

Dikkat: Saydığınız kusurların, başvurduğunuz görevle çelişmemesine dikkat edin. Açıklık derken işi kaçırmayın. Mesela kriz masası için bir yönetici aranıyorsa, "hızlı karar almakta zorlanıyorum" demek pek hayırlı olmayabilir.

KÖTÜ DURUM SENARYOSU

Soru: Yöneticiniz sizin görüşlerinizi hiç dikkate almıyor, ne yaparsınız?
Kişiliğiniz ve davranışlarınız hakkında karşınızdakini aydınlatacak bir soru. Soru bir varsayım içerdiği, bir senaryo olduğu için, kaçamak cevaplarla kurtulmanız da mümkün değil.

Böyle bir soru karşısında "Benim fikirlerim her zaman yerindedir; dikkate almıyorsa bu karşımdaki yöneticinin salaklığını gösterir" yahut "Yöneticim fikirlerimi dikkate almıyorsa, demek ki ben dikkate değer bir şey önerememişim" gibi uç cevaplara yer yok. "Önerilerimi bir kere daha gözden geçiririm. Eğer fikirlerimde ısrar ediyorsam, bu kez 'acaba önerilerimi yöneticime doğru ifade edemedim mi?' diye sorgularım. Olmadı, görüşlerimi niye dikkate almadığını, nerede yanlışımı gördüğünü sorar, anlamaya çalışırım. Belki de benim bilmediğim bilgilere sahiptir, dikkate alması gereken farkla öncelikleri vardır" iyi bir cevap olabilir.

Hazırlıklı olmanız gereken benzer sorular: "Saat 18'de size sabah teslim etmeniz gereken bir iş verilirse ne yaparsınız?" yahut "Altınızda çalışan birisi verdiğiniz talimatları uygulamazsa ne yaparsınız?"

YABANCI DİL TUZAĞI

Soru: May we continue this conversation in English?
Tam da heyecanınızı atmışken, mülakatçı yabancı bir dilde konuşmaya başlıyor. Eğer CV'de yabancı dil bilginizi abartmadıysanız (ki genelde biraz uçulur) sorun yok. İngilizce soruya Türkçe olarak "Ay pardon hazırlıksız yakalandım da biraz..." gibi bir cevap vermeyin, maça 1-0 yenik çıkarsınız. Mülakatçı, yabancı dili bildiği kadarıyla rahat ve tereddütsüz konuşan bir adaya daha anlayışlı davranacaktır.

Temel kuralı unutmayın: CV'nize yabancı dil bilgilerinizi "doğru ve dürüst" olarak aktarın. Mesela 'Excellent' demek 'ada dili gibi' demektir, unutmayın!

Motivasyon mu, verimsizlik mi

Soru: Çalışma kapasiteniz yüksek midir?
Tabii ki herkes bu soruya 'evet' cevabı verecektir. Ama cevabınızdan karşınızdaki mülakatçı ne sonuç çıkaracaktır acaba, o bilinmez. Akşam geç saatlere kadar kalıp çalışıyorsanız, bu sizin dikkatinizi ve direncinizi kaybetmeden uzun saatler çalışabildiğiniz ve motive olduğunuz anlamına mı gelir... yoksa, işinizi zamanında bitiremediğiniz, yetiştiremediğiniz anlamına mı?

En iyisi "Verimli ve yoğun çalışmayı, iş yerinde geç saatlere kadar kalmaya tercih ederim. Ama acil bir durum varsa, iş baskısı ve stres beni genelde etkilemez" gibi bir cevap iyidir.

CV'DE BOŞLUK OLMASIN

Soru: CV'nizde niye 2007 senesi hakkında bilgi yok?
CV'nizde, özel veya mesleki hayatınızda bir tatsız dönemi atlamayı denediniz ve mülakatçı tabii ki bu boşluğu fark etti ve size soruyor. Panik yapmayın, yalana davranmayın. Bir uzman "Hayatta yaşayabileceğimiz kazalardan sorumlu olmayabiliriz; ama bunlara verdiğimiz tepkiden sorumluyuz" diyor. Yani ezilip büzülmeden, kısaca "O dönemde şöyle bir hastalık geçirdim" yahut "Şu kadar ay işsiz kaldım" diyebilirsiniz; ama "Bu dönemi şu şekilde değerlendirdim" (eğitim aldım, staj yaptım, yeni ilişkiler kurdum vs) de diyebilmelisiniz.

Bu boşluk eğer sizin kararınızsa (çocuğumla ilgilenmek için, formasyonumu tamamlamak için, şahsi bir projemi gerçekleştirmek için) bunu başlı başına bir tecrübe olarak aktarın. Kazançlarınızı sıralayın.

ÖZEL YAŞAM - İŞ YAŞAMI

Soru: İş hayatı-özel hayat dengesi sizin için ne kadar önemli?
Aslında, bu sorunun altında yatan gerçek soru şu: "Bu iş sizin için ne kadar önemli? Bu iş için neleri feda etmeye hazırsınız?" Dikkat: "Bu iş için ölürüm" havasına girmek, "Her şeyi feda etmeye hazırım" demek yanlış bir strateji olabilir, geri tepebilir. Eğer başvurduğunuz iş (şirket birleşmesi uzmanlığı, risk yöneticiğili gibi) "zaman zaman özel hayatı yok farz etmeyi gerektiren" türden bir iş değilse, kendinizi süpermen diye yutturmaya kalkmayın. Ya size inanmazlar ya da (daha da kötüsü) söylediğinizi doğru sanırlar, yarın beklerler!

Ayrıca, hayatta işinden başka şeyi düşünmeyen bir aday, sanıldığının aksine, mülakatçının üzerinde çok olumlu bir intiba bırakmaz. En iyisi, zaten en doğrusu, iş yaşamı - özel yaşam dengesini sağlayacak kadar iyi organize olduğunuzu, bu dengenin iş hayatında başarılı olmak için şart olduğunu söylemek. Eklemeyi de unutmayın: Tabii acil ve önemli bir durumda, gerekli fedakarlığı yapmayı da bilirim!

BİR MÜLAKAT KLASİĞİ

Soru: Kendinizi 5 yıl sonra nerede görüyorsunuz?
Her adaydan, başvurduğu şirketin kültürü ve sunduğu imkanlar hakkında asgari bir ön-bilgi edinmiş olması beklenir. 5-10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz, gibi bir soruya cevap vermek için, bu şart. Şirkette turn-over yüksekse, şirket dışında bir gelecek beklediğinizi söylemek yanlış olmaz. CEO'nun şirkette stajyer olarak çalışmaya başladığını biliyorsanız, şirkette uzun süre çalışmaktan ve yükselmekten bahsedebilirsiniz. (Bu sayede bir ön-araştırma yaptığınız da anlaşılır.)

Ama abartıp karşınızdakini (özellikle müstakbel yöneticinizse) korkutmayın; ona "6 aya kalmaz seni koltuğundan ederim" tavrı yapmayın. Yani dikkatli davranmakta, yeteri kadar muhteris ama gözü ihtirastan kararmış intibaı vermemekte fayda var. Uzun vadeli beklentileri, umutları olan; kendini geliştirmek, sorumluluk almak, yükselmek isteyen ama bunu başarmak için yoluna çıkanı ezmeye kalkmayacak, dengeli bir aday (gibi) olun.

ÖZEL YAŞAM, HASSAS KONU

Soru: Medeni durumunuz hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Hassas bir soru. Özellikle de çocuk doğurma yaşında genç bir kadına sorulduğu zaman. (O kadar ki kimi ülkelerde mevzuat mülakatta bu soruyu yasaklıyor.) Bu gerekçeyle cevap vermekten kaçınmalı mı? Bu da sakıncalı olabilir. En iyisi "Bu hassas bir soru, ama sormak zorundasınız, sizi anlıyorum". Ondan sonra özel yaşam-iş yaşamı dengesinin önemi hakkında bir iki kelime edip, soruya çok açık cevap vermekten kaçınabilirsiniz.

Cevap vermek gerekirse, genç bir kadın ne demeli? "Çocuk yapmayı düşünüyorum" derseniz, müstakbel işvereni (doğum izni sebebiyle) korkutabilirsiniz. Aksini söylerseniz, bu kez de özel hayatınızın "tuhaf olduğunu" düşünebilir. En iyisi "Henüz bir karar vermiş değilim" diye sıyrılmak. Hatta ortam müsaitse "Bir kedim var, daha ona bakmayı bile beceremiyorum" türünden bir espri de işe yarayabilir.

Hürriyet İK

öfke ve öfke yönetimi

http://www.aktuelpsikoloji.com/haber.php?haber_id=1615

İlişkiler Üzerine

İlişkiler Üzerine
Kariyerinfo

Aldığım bir eğitimin bakış açısıyla, ilişkilerle ilgili yeni şeyler keşfediyorum. İlişkinin benden ve ilişkide olduğum insandan daha geniş, farklı ve ayrı bir enerji olduğunu düşünmeye başladım. Ne dediğimi daha iyi anlatabilmek için, sizden şu anda mevcut bir ilişkinizi düşünmenizi istiyorum. İster özel bir ilişki isterseniz de bir iş ilişkiniz olabilir. İşte sorular ;


- Bu ilişki başka bir insan olsaydı nasıl biri olurdu ? Fiziksel olarak neye benzerdi ? Ya da nitelikleri neler olurdu ?
- Nasıl bir sesi olurdu ? Neler giyinirdi ?
- Hangi nitelikleri dünyaya örnek olur ?
- Bu ilişki nasıl bir evde oturur ? Hangi marka araba kullanır ve bunların anlamı nedir ?
- Hangi havaları daha çok sever ? Hangi ülkeye, nesi benzer ?
- Bu ilişkinin en iyi yapabileceği meslek ne olurdu ? Hangi niteliklerinden dolayı bu mesleği en iyi şekilde yapar ?
- Hangi ödülü alırdı ?
- Hangi yemeklerden hoşlanır ?
- En sık hangi hastalığa yakalanır ?
Veeeee şimdi sizin sıranız ?
- Bu ilişki, gücünü yitirmeye başladığında, ne vererek onu iyileştiriyorsunuz ?
- Sizin en çok hangi niteliğinize ihtiyaç duyuyor ?
- Bu ilişkiyi dünyanın en büyüleyici ilişkisi haline getirecek katkınız nedir ?
- Ondan neyi esirgiyorsunuz ?
- Bu ilişkiye neyi öğretmeniz gerekiyor ?
- Sizin sağlayacağınız yakıt nedir ?
- Ne katarsanız cesaretlenir ?
- Hayal edebileceğiniz en iyi versiyonu ne olur ?
- Tüm ömrünüzü bu ilişkiyi beslemeye verseniz son gününüzde neye benzerdi ?
Bilmem anlatabildim mi ?

serdarlale@delphicoaching.com

Yaşam Senaryonuzu Kim Yazdı

Yaşam Senaryonuzu Kim Yazdı
Kariyerinfo

Doğduğumuz andan itibaren öncelikle anne ve babamız, rol model olarak benimsediğimiz çocukluk kahramanlarımız, arkadaşlarımız, öğretmenlerimizin nasıl bir kişi olursak kendimizi değerli hissedeceğimiz yönünde sayısız mesajla bizi şekillendirirler. Bu mesajlar daha sonra bizim kişiliğimizin temel taşlarını, yani yaşam senaryomuzu oluşturur. Seçtiğimiz meslek, eşimiz, işimiz hepsini bu mesajların bizi yönlendirdiği şekilde seçer ve yaşamımızı bu mesajlara göre yaşarsak kendimizi değerli hissederiz.

Seçtiğimiz kelimeler, ses tonumuz, mimiklerimiz, yüz ifademiz ve bütün beden dilimiz bizi şekillendiren mesajlar tarafından yapılandırılır. Seni şekillendiren mesajlar aynı zamanda Afrika dan, Asya ya, Amerika dan Avusturalya ya kadar bütün çocukları şekillendiren evrensel mesajlarla aynıdır. Bu mesajlara sürücüler denir ve dünyanın her yerinde anneler ve babalar aynı mesajlarla çocuklarını yapılandırırlar. Sen de aşağıdaki mesajlarla yaşam senaryonu yazdın.

Mükemmel ol :Her şeyi tam ve doğru yaparsam değerliyim

Acele et :Acele eder ve hızlı olursam değerliyim

Memnun et :Başkalarını memnun ve mutlu edersem değerliyim.

Güçlü ol :Güçlü olursam, duygularımı ve zayıflıklarımı gizlersem değerliyim

Gayret göster :Çok çalışır ve çaba gösterirsem değerliyim

Mükemmel ol mesajları ile yaşamını şekillendirmişsen her şeyin düzenli olması, senin kontrolünde olması seni mutlu ediyorsa sorun olmayabilir. Ama kontrol edemediğin her şey seni rahatsız ediyor, düzensizlik ve dağınıklık seni kızdırıyor, iletişim ve ilişkilerini olumsuz etkiliyorsa bunun farkına varman gerekiyor. Mükemmel iyinin düşmanıdır. Mükemmel olmadığı için iyi yapabileceğin birçok şeyi erteliyor ve mükemmel olsun diye hiç yapmıyorsan ertelediğin başarılarına kavuşmak için seni şekillendiren bu mesajı bir kez daha değerlendirmende yarar olabilir. Acele et, hızlı ol mesajları ile şekillenmiş olan kişiliğin nedeniyle hızlı yemek yiyor, hızlı ve koşturma içinde yaşıyor, hızlı araba kullanıyor olman seni tatmin ediyor ve mutlu bir yaşam sürüyorsan mesele yok. Ama hızlı yemek yediğin için hazım problemi yaşıyorsan, yaşamı sakin yaşayanlara kızgınlık duyuyor ve onlara tahammül edemiyorsan, hızlı araba kullandığın için sürekli ceza yiyor ya da kaza yapıyorsan kendini suçlamak yerine yaşamını şekillendiren mesajı irdelemeli ve seni nasıl şekillendirdiğinin farkına varmalısın.

Memnun edersen, mutlu edersen değerlisin mesajıyla yetişmişsen davranışlarını bir gözden geçirelim. Sürekli başkalarını düşünen, onların ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarından önde tutan, onların yapamayacağını düşünerek kurtarmayı görev edinen, zamanını, emeğini ve enerjisini başkalarına verdiğin için kendine kalmayan ve sonunda çevresinde kendisine bağımlı insanlar barındıran ve kendini ihmal eden bir kişi haline gelmişsen bence yaşamını şekillendiren mesajı bir kez daha gözden geçirmelisin. Güçlü ol mesajıyla yetiştirildiysen duygularını göstermenin bir zayıflık olduğunu düşünebilirsin. Bağlanırsan, duygularının kontrolüne girersen, başkalarına bağlı olursan bunun bir zayıflık olduğunu düşünebilirsin. Ben kendime yeterim, başka insanlara ihtiyacım yok diye düşünüyorsan seni şekillendiren güçlü ol mesajını bir kez daha değerlendirmende yarar olabilir. Çaba göster, çalış, uğraş mesajlarıyla yetiştiysen bir işten bir işe atlar ve mevcut işi bitirmezsin. Çünkü uğraşmak ve çalışmak senin için yeterlidir. Eğer bitirirsen çaba gösterecek bir şey kalmaz. Bu nedenle sürekli yeni uğraş alanları bulur ve bu alanda çalışmaktan zevk alırsın.

Vedat Erol

Eğitim ve Yönetim Danışmanı